Yalanlarla Tıkalı Yol

Nereye atsam elimi nereye uzansam yalan.

Nerdeyim kiminleyim?

Kim var yanımda, kim gelecek yanıma?

Galiba hiç kimse, koca bir hiç kimse!

Koca kalabalıkta ben yalnızım.

 Kalabalık çarpa çarma geçerken bana,

Ben kalabaklıktaki tek bahtsızım.

Kimse bilmiyor benim gerçekleri bildiğimi,

Kimse bozuntuya vermiyor,

Mide bulandırıcı hallerinden vazgeçmiyor.

Makinalı tüfek gibi sıkıyor yalanı,

 Düşünmeden geride kalanı.

Yalana sığınmak mecburi mi,

 Yoksa başka bir cazibesi mi var?

Yoksa sırt puştluk mu yalan söyleyenlerin derdi.

Yoksa çok mu büyük sebepleri var?

Sadece yalancılar yok çevremde.

Bende koca bir yalancıyım bu evrende.

Olmayan bir hayat, olmayan bir iş, olmayan bir ilişki.

Sevgim ve nefretim en büyük çelişki.

 Öldüm mü yaşıyor muyum bilmiyorum,

Ne yaptığımı bilmiyorum.

Sahi ben masum olandım,

Ama çoktan yalanlara dolandım.

Dayandı boynuma ve boynumu kesecek sanki.

Neler yaşadım, bir kürek toprak atıp neleri örttüm.

Her yalanda uyanmak için kendimi dürttüm.

Ama uyanmadım uykuda değildim çünkü.

Ben büyük bir yalancı,

Sevdiklerim usta yalancı.

Yalanın boyutu aynı mıdır?

Herkes aynı sebepten mi söyler yalanı?

Kimisi aldatmak, başka birilerine yer açmak için

Kimisi hasta babasını üzmemek için

Kimisi ailesinin baskısından kaçmak için

Kimisi özgür olmak için

Kimisi de sadece kadın olduğu için söyler yalanı.

Acaba yalan söylemeyi değiştirir mi gerekçeler?

Gerekçeler mantıklıysa yalan yalan olmaktan çıkar mı?

Vicdan azabı geçer mi kesilen su hızında.

Sevdiklerini üzmeye değer mi yalanlar?

Bir güveni kaybetmeye değer mi?

Tekrar güvenir mi insan yalancılara?

Asla ve asla…

Yalancı çoban hikayesi gibi

Gerçekler de fayda etmez inanmak için yalancıya.


Yorum bırakın